İlk olarak, Yoga’nın İslam kültüründeki yeri nedir?
Öncelikle Yoga’nın İslam kültüründe yeri olmayan bir aktivite olduğunu aslının Hindistan’a ve Budizm inanç sistemine dayandığını belirtmek isterim. Ayrıca, bu işi yapanların anlattığına göre çeşitli düşünme ve hareketler yollarıyla ruhu rahatlattıklarını iddia etmektedirler. Sadece Yoga değil bu gibi sözler ve hareketler hangi akımın içinde olursa olsun İslam dininin kurallarına aykırı ise hali hazırda caiz değildir. Zaten İslamiyet’e inanan toplumlar bunu yapmak yerine İslamiyet’in emrettiği ibadeti yaptığı takdirde huzura kavuşacaktır. Müslümanlar olarak inanıyoruz ki namaz ve oruç gibi ibadetler ruhu ve bedeni sağlığa kavuşturur. Bu sebeple de bu tür aktivitelere ihtiyaç yoktur. Sonuçta biliyoruz ki Yoga Budizm dininin bir ibadet türüdür. Farklı bir dinden herhangi bir ibadet şeklini uygulamamızda İslam dininin biz inananları üzerine koymuş olduğu bir yasaktır. Bu sebeple de İslam dininde yeri yoktur.
Bu gibi akımların subliminal amacı sizce nedir ?
Toplumumuzun kimliği asırlardan beridir yabancı güçler tarafından unutturulamaya çalışılıyor. Bir çok farklı akımla İslam dinine inanan halkımız bu topraklardan sökülüp atılmaya çalışıldı.
Nasıl sökülüp atılmaya çalışıldı ?
Örneğin , yehova şahitleri diye bir akımla insanımızın daha huzurlu bir yaşama kavuşacakları iddia edildi. Misyonerlik faaliyetleri ile çeşitli yer ve bölgelerde kiliseler kurularak insanlara maddi yardımlar verilerek toplumumuz İslam’dan uzaklaştırılmaya çalışılıp, benliğimiz unutturulmaya çalışıldı, deyim yerinde ise hissiyatsızlaştırıldık. Bunun sonucunda da harp ile alamadıkları topraklarımızı elimizden almaya çalışmaktadırlar. Gelelim Yogaya, Hristiyanların misyonerleri gibi Yoga, Budist misyonerler tarafından dünyanın dört bir yanında olduğu gibi yurdumuza da sokulmaya çalışılarak Budizm dinini empoze etmeye çalışmaktadırlar.
Yoga’nın topluma zararı veya yararı var mıdır ?
Eğer söyledikleri gibi dini bir amaç gütmüyorlarsa İslam dini, kurallarına uygun her şeye açıktır. Gerçekten dingin bir toplum oluşturmaksa amaç hepimiz bunun destekleyicisi olabiliriz. Bunu da ehil kişiler araştırarak yararlarını açığa çıkararak, tekrar söylüyorum dini bir misyonerlik içermemek kaydıyla halkımızın yararına sunulabilir.
Peki zararları varsa nelerdir ?
Söylediğim gibi bu aktivitelerin altında yatan amaç, toplumun dini değerlerini çökerterek kendi inanç sistemlerini insanlara aşılamaktır. Bin yıldan fazladır İslam dininin ahlak ve kültür yapısıyla harmanlanmış Türk toplumunu bu değerlerinden uzaklaştırmak deyim yerindeyse halkımızı sudan çıkmış balığa döndürür. Şöyle ki ahlak çökmesi kutsal değerlerin kaybı gibi tehlikeli sonlar yaşayabiliriz.
Bu tehlikeli sonuçları açabilir misiniz ?
En tehlikeli durum İslam inancı içerisinde ahiret inancı vardır. Dini değerlerimizi kaybettiğimiz durumda Allah’ın bize vaat ettiği cehenneme ulaşabiliriz. Dünya hayatı olarak baktığımızda ise bu tür manevi kayıplar toplumda kargaşaya sebep olur. Şöyle ki; son zamanlarda yaşadığımız cinayet olayları, kadına şiddet, çocuk tecavüzleri gibi olaylar daha da artar ve toplumda çöküntüye sebep olabilir.
Peki bu gibi akımlara Devlet organları ne gibi önlemler alabilirler ?
Devlet otoritesi zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini geliştirerek nesillerimize çocuk yaşta iyi ahlakı aşılayabilirler.
Peki Devlet zorunlu din derslerinde iyi ahlakı nasıl aşılayabilir ?
Bu derslerde sadece belli başlı Kuran’ı Kerim surelerini öğretmenin yanında İslam dininin ahlaka ve iyi yaşama vermiş olduğu önemi ısrarla öğütleyerek, çocuklarımızın ahlak yapısı geliştirilebilir. Zaten böyle bir eğitimden sonra toplumumuz iç dinginliğe kavuşacak ve Yoga gibi uzak doğunun çok tanrılı inanç sistemlerinin ibadet yöntemlerine ihtiyaç duymayacaktır.
Son olarak nasıl bir mesaj vermek istersiniz ?
Halkımıza şu çağrıyı yapmak isterim, bilmediğimiz sonunun nerelere varabileceğini kestiremeyeceğimiz kültür yapımıza uzak, tek tanrılı inancı benimsemeyen bu gibi akımlardan yüzümüzü çevirerek İslamiyet’i daha iyi araştırmaya, İslam’ın ahlak prensiplerini daha iyi anlamaya, İslam’ın barış inancını kalplerine sıkı sıkıya yerleştirerek, bu yolda ilerlemeye halkımızı davet etmek isterim.]]>