Şimdi yükleniyor

DAÜ'DE "OLAĞAN DENEMELER"

“Hikaye herşeyden önce gelir” Bir filmin iyi ya da kötü olduğunu belirleyen şeyin tek başına kullanılan ekipmanlar olmadığına değinen Özokutan, “hikaye herşeyden önce gelir. Kötü hikayeden iyi film çıkarmak mümkün değil ama kötü bir ışığı düzeltmek mümkün olabilir. Kötü bir kurgu ve öykü ise affedilemez”, dedi. Ayrıca bugüne dek katıldıkları festivallerde kendi filmlerinin dışındaki en düşük bütçenin 100 bin euro standartında olduğuna da değinen Özokutan, “Olağan Denemeler” adlı 3 uluslararası ödüle layık görülen kendi filmlerini ise 30 bin liralık banka kredisi ile çektiklerini belirtti. “Açıları belirleyenler de insanlar, hikayeyi yazanlarda insanlar” Senaryoya güvenildiği taktirde, elden geldiğince iyi ekipmanlarla çekim yapmanın önemine de vurgu yapan Özokutan, “senaryo kötüyse ekipmanlarınızın çok iyi olması ya da çok büyük oyuncuların, reklam çalışmalarının yapılması da bir işe yaramayacaktır. Sonuçta açıları belirleyenler de insanlar, hikayeyi yazanlarda insanlar. Günün sonunda cihazlar değil, insanlar yapıyor işi ve o zaman iyi bir hikaye olması gerekiyor”, dedi. Öte yandan, öğrencilere eğitim yaşantılarını noktalamadan evvel yapabilecekleri en iyi şeyin film çekmek olduğunu da belirten Özokutan, ekipmanların, oyunculuğun ve danışmanlığın üniversite bünyesinde bedava olduğunu ve DAÜ’deki bu şansı değerlendirmeleri gerektiğininin önemine değindi. “‘Olağan Denemeler’, ilk ve tek Oscar seçmelerinde yarışan Kıbrıs Türk yapımı filmdir” Kendilerinin bağımsız filmciler olduklarını belirterek sözlerine başlayan Çiftçioğlu ise, “biz normalde belgesel film yaparız. ‘Olağan Denemeler’ ise ilk kısa filmimizdir. Bugüne dek 23 ülkede 42 festivalde gösterildi ve ikisi ABD’de biri ise Brezilya’da olmak üzere 3 uluslararası alanda ödüle layık görüldü. İlk ve tek Oscar seçmelerinde yarışan Kıbrıs Türk yapımı film olmasıyla da bizleri ayrıca mutlu etti”, dedi. “Olağan Denemeler”i tamamen kendi imkanlarıyla çektiklerine değinen Çiftçioğlu, büyük festivallere giden filmler arasında en düşük bütçeli filmin kendilerinin ki olduğunu, ama bunun başarıya ulaşmaları önünde bir engel teşkil etmediğini belirtti. “Kurmaca kısa film çekmek kolay değil” Belgesel ile kısa film çekmek arasında farkların olduğuna da dikkat çeken Çiftçioğlu, “kurmaca kısa film çekmek kolay değil. Belgesel film daha doğal akışında seyrediyor, ama kurmaca bir kısa filmde ise ışık, ses, oyunculuk gibi faktörlere daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor”, dedi. Ayrıca kurmaca filmde önceden yazılmış senaryoyu takip etmenin yarattığı güçlüklere de değinen Çiftçioğlu, belgesel filmler de ise ilgili metnin yapım aşamasında dahi ortaya çıkabileceğine belirtti. “Işık çok önemlidir” Sinemada ışığın kullanımı alanında uygulamalı örnekler göstererek sözlerine başlayan Görüntü Yönetmeni Verburg ise, “ışık çok önemlidir. Işığı doğru kullanmazsanız vermek istediğiniz görüntüyü ve yaratılmak istenen atmosferi kaçırabilirsiniz. Işık, izleyiciye katmak istediğiniz duyguyu etkileyici bir şekilde vermenizi sağlar. Bu alanda tıpkı ses gibi ışıkta çok önemli bir öğedir”, dedi. Sinemada kullanılan ışık tipleri ve çekim ekipmanlarını tanıttığı sunumunda, iyi tanıdıkları ekipmanlarla çalışmanın önemine de değinen Verbur, bir marangoz için kendi çekiciyle çalışmak ne kadar önemliyse, bir görüntü yönetmeni için de alıştığı, bildiği kamerayla çalışmanın ilgili performans açısından o kadar önemli olduğunu belirterek sözlerini noktaladı. Organisazyon, soru-cevap kısmının tamamlanmasının ardından son buldu. [gallery td_select_gallery_slide="slide" ids="4802,4801,4800,4799,4798"]]]>