Soydan Korkmaz’ın Mektubu
Olduk Mu?
Merhaba bir şekilde yolu DAÜ’ye düşen,
Biliyorum beklediğinden farklı bir girişle karşılaştın. Karakter meselesi farklı olmak, olabilmek. Birazdan farkları açıklayacağım. Sen de okurken bu farkları nereden, ne şekilde kazandığımızı anlayacaksın.
Sırayla baştan, başlıktan başlayalım. Kendi adıma konuştuğum, kelimelerimi sizlerle paylaştığım bu yazı benim için bir sorgulamaya dönüştü.
Bilenler bilir, çok zorlu bir öğrencilik yıllarıyla başlamıştım okula. Gerek o dönem ki ailemin maddi sorunları gerek benim adaya, okula alışma sürecim çok zorluydu ilk yıllarda. Her şeyin en temelinde maddi yetersizlikler varken, aile ve arkadaş özlemleri de işe tuz biber ekmekte, ada hayatımın ilk yıllarında maddi sorunlarıma ek olarak psikolojik sıkıntılar da eklendi. Bir yıllık hazırlık okulu süreci sonrasında -tabii ki hazırlık okulu da uzadı- mecburen daha ilk yıllarımda eğitimime ara verip okulu dondurmak zorunda kalmıştım. Fakat, bu süreçte ailemin yanına dönmek yerine adada kalıp ilk başta okulumuzun radyosunda sonrasında televizyonunda bir süre sonra da tam manasıyla evimiz gibi gördüğümüz bu iki birimde yıllarca geceli gündüzlü çalışmalarımız, bizden sınıfça büyük abilerimizin, ablalarımızın ve asistanı olup kendi kardeşleri gibi bizlere dostça sarılan hocalarımızın sonsuz desteği sayesinde okumaya geldiğimiz fakültemizde birer iş sahibi olup ilk başta cep harçlığı sonrasında benim ilk öncülük ettiğim, zamanla onlarca öğrenci arkadaşımıza sağlayabildiğimiz SEKTÖR+EĞİTİM karışımı bursla okulumuzu bitirebildik.
Başlığımda ki soru da burada başlıyor zaten.
Bitirdik te mezun OLDUK MU? Olmadık, olamadık.
Adanın en şirin kentinde, diğer üniversitelerde okuyanların gıpta ettiği bir şehirde, adanın en kaliteli eğitim kurumunda ve sosyal aktivitelerinde, hem çalışıp hem öğrenip hem de eğlendiğimiz bu kampüste, adanın en renkli akademik ve yönetsel personeli ile kendimizi çok şanslı gördüğümüz, gerek dünya gerekse hayata bakışlarımızı pozitif yönde geliştirip bizlere sayısız güzellik katan bu koca çınarın en keyifli dalı olan fakültemizde, bir etkinlik haberinde, bahar şenliğinde, oryantasyon konserinde, akademik ya da kültürel bir organizasyonda, bir dostumuzun, hocamızın iyi veya kötü bir anında, teknik olarak bir bağımızın kalmadığı halde, halen çok heyecanlanıp orada oluyorsak, tekrar soruyorum; mezun olduk mu?
İşte bu yüzden,
Kendi adıma konuştuğum, kelimelerimi sizlerle paylaştığım bu yazı aslında benim için de bir sorgulamaya dönüştü.
Yorum gönder
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.