Şimdi yükleniyor

Resmi Nikahsız Eşin Miras Hakkı

Her ne kadar resmi nikah olmadan eşlerin birbirlerinden medeni haklarını talep edemeyecekleri bilinse de kimi çevrelerde resmi nikahsız birliktelikler yaşanmaktadır. Gelenek ve göreneklere göre her türlü ritüeller tamamlanıp dini nikah kıyılması ne yazık ki eşlere Medeni Kanun kapsamındaki hakları tanımamaktadır. Bu nedenle resmi nikah eşler arasında ve evlilik birliği içinde doğacak çocuklar açısından oldukça elzemdir.

Çiftler tüm hayatlarını sorunsuz yaşamış olsalar bile eşlerden birinin ölümünde, sağ kalan eşin miras bırakanın yasal mirasçısı olamaması bir takım yasal sorunlar yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere dini nikahlı eş, yasal mirasçı konumunda değildir.

Miras Hukukunda mirasçılık kavramı, yasal mirasçılık ve atanmış mirasçılık olmak üzere iki alt başlıkta ele alınmaktadır. Yasal mirasçılık, miras bırakanın ölümü halinde kanunen mirasçı olarak kabul edilen kişilerden oluşurken atanmış mirasçılık; miras bırakanın, mirasının tamamı ya da belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atamasıyla gerçekleşir. Bu durumda ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçı ataması yapılmış olur.

Böyle bir durumda dini nikahlı eşin, miras bırakan tarafından mirasçı olarak atanıp atanmadığına bakmak gerekecektir.

Kişi mirasçı olarak nasıl atanabilir?

Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu bir tasarrufla, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, miras sözleşmesi ya da vasiyetname ile eş mirasçı olarak atanabilir.

Dini nikalı eşin, miras bırakandan olan çocuğunun miras hakkı

Türk Medeni Kanununda, babalık kavramıyla ilgili birtakım değişiklikler olmuştur. Eskiden erkekler, evlilik dışında doğan çocukları evlilik vaadinde bulunmadıkları gerekçesiyle yasal haklarından mahrum bırakabilirken artık evlilik dışı dünyaya gelen çocuklar da tıpkı evlilik birliği içinde doğan çocuklar gibi yasal haklara sahip oldular. Evlilik dışı çocuğun baba ile soy bağının kurulmasıyla birlikte, çocuklar babaların yasal mirasçısı olabilirler.