Mağusa'da "vicdani bir ses yükselmesi": KOŞULSUZ BARIŞ
Kıbrıslı Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği üyesi sanatçı, yazar ve şairlerin yanı sıra diğer sivil toplum örgütü üyeleri ve konuya duyarlı olan yurttaşların bir araya geldiği eylemde bildiri metni okunduktan sonra elbiselerle denize girilerek göç yollarında denizde boğularak ölenler de anılmış oldu. Birliğin başkanı Doç. Dr. Ümit İnatçı DAÜ Gündem’e yaptığı açıklamada yaptıkları eylemi vicdani bir ses yükselmesi olarak tanımladı. [embed]https://youtu.be/za2DCXaWQFE[/embed] Eylemde okunan bildirinin tam metni şöyle: Uzatmalı çözümsüzlük, bir tetik mesafesinde duran ateşkes hali, bölünmüşlüğü besleyen nefret söylemi, sürekli tazelenen ağıt ve acı, epeyce yordu bizi. Kıbrıs’ın kaderi gibi görünen bu zorunlu cefa yaşamımızı kuşatma altında tutarken, Ortadoğu’nun tüm insani değerlerden yoksun olarak onulmaz bir vahşet ortamında yanıp tutuştuğunu görmek ve çaresizce bakakalmak her vicdanı olan insanı yaraladığı gibi bizleri de yaralıyor. Sanatçı ve Yazarlar Birliği olarak entelektüel ortamda kendimize düşeni yapmakla birlikte belki siyasi erkin vurdumduymazlığına bir nebze dikkat çekeriz diye böyle bir eylemi yapma ihtiyacı hissettik. Savaşın getirdiği ölüm ve yas, yıkım ve göç elbette ki sadece vicdani bir mesele değil aynı zamanda bir medeniyet meselesidir de. Radikal din, ırkçılık ve toprak milliyetçiliğinin adanmış insancıklarının ne tür bir emperyalist güdünün tutsağı olduklarını biliyoruz. Yitip giden masum canlar, dağılan aileler, göç yollarında hayatı tanımadan ölen çocuklar… tüm bunlar kader değil jeopolitik bir tasarımın ön görülen yol kazasıdır. Savaşlardan ve göçlerden nasibini almış bir ülkenin insanları olarak, Türkiye dahil, Ortadoğu’da olagelen ve artık Avrupa’nın da sınırlarını zorlayan bu insan dramının yeni bir hümanizm anlayışıyla sonlanmasını diliyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma hukuk yöntemleriyle 21’nci yüzyılın şu karmaşık hallerine çare aramak artık anakronik bir davranıştan öteye gidemiyor. Kendi hallerimize bakacak olursak, şu dip dibe yaşamak durumunda kaldığımız sözüm ona ‘‘Kapalı Maraş’’ın hala bir rehine kent olarak orada durması bir insanlık ayıbıdır. Ortadoğu’nun trajedisine dikkat çekerken bir savaş tutsağı olarak yaşamdan alıkonulan Maraş’ın tekrar hayata dönmesi ve kendi insanını kucaklamasının önünde engel kalmamasını diliyoruz. Siyasi taktiklere kurban edilen Maraş hiçbir koşul öne sürülmeden hayata döndürülmelidir. Bunu yapacak olan da kentin öz sakinleridir… yeni bir dünya için ve yeni bir Kıbrıs için: Koşulsuz barış! Koşulsuz barış! Koşulsuz barış! Kıbrıslı Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği]]>