Şimdi yükleniyor

2020’nin Acı Tablosu: 355 Kadın Öldürüldü

Kadına şiddetin azalmadığı günden güne arttığı bu dönemde tam 11 ayda, 88’i kocası, 21’i eski kocası, 47’si sevgilisi, 12’si babası, 14’ü oğlu, 64’ü akraba yada tanıdık biri ve 109’u tespit edilemeyen nedenlerden dolayı toplamda 355 kadın cinayete kurban gitti.

Ölüm nedenleri nedeni olarak, kadınların %46’sı tespit edilemeyen sebepler,%36’sı tartışma, %7’si boşanma talebi, %8’i reddedilme ve kıskançlık, %3’ü ayrılma talebi, namus ve kaza sonucu olmuştur. Öldürülen 355 kadından 164’ü tespit edilemeyen sebeplerden cinayet kurban gitmiştir.

355 kadının öldürülme sebepleri nelerdir?

  • Kocası tarafından öldürülen 88 kadının; %47’si tartışma sonucu, %27’si boşanma talebi, %20’si tespit edilemeyen sebep, %6’ı kıskançlık sonucu öldürülmüştür.
  • Eski kocası tarafından öldürülen 21 kadının; %62’si tartışma, %33’ü tespit edilemeyen sebep, %5’i reddedilme sonucu öldürülmüştür.
  • Sevgilisi tarafından öldürülen 47 kadının; %36’sı tartışma, %28’i tespit edilemeyen sebep, %11’i ayrılma talebi, %15’i kıskançlık, %10’u reddedilme sonucu öldürülmüştür.
  • Babası tarafından öldürülen 12 kadının; %67’si tespit edilemeyen sebep, %8’i namus, %25’i tartışma sonucu öldürülmüştür.
  • Oğlu tarafından öldürülen 14 kadının; %71’i tartışma, %29’u tespit edilememiştir.
  • Akrabası veya tanıdık biri tarafından öldürülen 64 kadının; %56’sı tartışma, %24’ü tespit edilemeyen sebep, %9’u reddedilme, %3’ü kıskançlık, %5’i kaza, %3’ü ise namus sebebi ile öldürülmüştür.
  • Kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemeyen 109 kadının; %5’i tartışma, %2’si kaza, %2’si reddedilme ve %91’i tespit edilemeyen sebeplerden dolayı öldürülmüştür.

Avukat Aslı Murat, 11 ayda öldürülen 355 kadının failleri hakkında konuştu

Faillerin tespit edilememesinin sebebi devlet mekanizlarına sinen erkek kardeşliğidir

11 ayda öldürülen 355 kadından 191 tanesinin kim tarafından ve ne sebeple öldürüldüklerine ulaşılmış, ancak 164 kadının ölüm nedenleri ve ve failleri tespit edilememe üzerine Av. Aslı Murat;

“Aslında nedenler arasında sayılan gerekçeler genellikle şiddeti meşrulaştırmak sarf edildiği için pek bir anlam ifade etmez. O yüzden nedenlerin tespit edilememesinden öte faili meçhul kalması büyük bir problemdir. Eril şiddetin tek nedeni, kadınların hayatları üzerinde kurulmak istenen güç ve denetim isteğidir. Ataerkil sistemin çizdiği eşitsiz ve tahakkümcü ilişki ağları ve davranış kalıpları dışına çıkıldığında ya da öyle bir intiba yaratıldığında şiddet hemen başlıyor.

Türkiye örneği üzerinden düşünüldüğünde, faillerin tespit edilememesini, devletteki mekanizmaların içine sinen erkek kardeşliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Sistem toptan şiddeti uygulayanı koruyor. Mahkemelerdeki ceza indirimleri, polisin şiddeti durdurmak – önlemek ve suç oluştuktan sonra etkin soruşturma yapmaktaki eksiklikleri de bu ideolojik temelden yükseliyor. Ama yine de bir şekilde failler ortaya çıkıyor. O yüzden ben hala umudumu koruyorum. Bu konudaki diğer önemli bir nokta da şüpheli ölümler. Çoğu zaman istatistiklere intihar diye geçen vakaların altında bambaşka hikayeler çıkabilir. O yüzden soruşturma ve kovuşturma sistemi çok önemlidir.” dedi.

“Kadınlar neden sıklıkla yakın çevresindeki erkekler tarafından şiddet görüp ve öldürüldüklerini de “erkek egemen sistem, kadınların kendi hayatları ve bedenleri üzerinde birincil söz sahibi olmasını kabul etmiyor.” şeklinde yorumluyor.

Sözlerine; “Toplumsal cinsiyet rolleri bakımından etken konumda tanımlanan erkeklik, daha edilgen rollere hapsedilen kadınlığı her daim kontrol altında tutmayı hedefler. Bunun ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel boyutları var. Erkek egemen sistem, kadınların kendi hayatları ve bedenleri üzerinde birincil söz sahibi olmasını kabul etmiyor ve hareket edilebilecek belli sınırlar çiziliyor. Güç uygulayıp kontrol sağlamak çoğu zaman kabul edilmediğinde de, hayata dahil yapılan müdahaleler çeşitli sebeplerle masumlaştırılmaya çalışılıyor. “Sevgimden kıskanıyorum, ya benimsin ya toprağın, benden ayrılamazsın”, “sen zaten evde çocuklarla ilgilenmekten hoşlanıyorsun, çalışmana ne gerek var , ben hepiniz için çalışır eve para getiririm”, “kadınlar siyasetin sıkıcı ve karmaşık yapısıyla ilgilenmekten hoşlanmıyor”, “ama ben senin kocanım – sevgilinim, niye sevişmek istediğimde reddediyorsun, hayır derken yoksa istediğini mi anlamam gerekiyor”, “çok kilo almışsın, bu yüzden çekici değilsin”, “kadınlar duygusal olduğu için mantıklı düşünemez”… gibi cümleler şiddetin görünmez olmasını ve doğallaştırılmasına neden oluyor.

Bunu da bize yanımızdaki erkekler yapıyor. Çünkü hayatlarımız üzerinde hak ve söz sahibi olduklarını öğrenip deneyimliyorlar. Bunun da bu denli yaygın olmasının sebebi, sistemsel ve topluma içkin olmasından kaynaklanıyor. Değiştirmek için de ona karşı politika üretmek ve toplumsal dönüşümü hedeflemek gerekir. Hiçbir erkek şiddeti vakası içinde yaşanılan ilişki özelinde değerlendirilemez. ‘Özel olan politiktir’ lafı da bunun en net açıklamasıdır.” devam etti.

Halı altına süpürülen her cinayetin ardından erkek egemenliği daha da şahlanıp can almaya devam edecek

Ölümle sonuçlanan tartışmaların sebeplerine değinen Av. Aslı Murat tartışmalar hakkında düşüncelerini ise;

“Dünya çapındaki feminist ve kadın hareketlerinin yıllardır yürüttüğü mücadeleler, politik gelişmeler yanında yasal ilerlemelere de yardımcı oluyor. Mesela, kadına yönelik şiddetle mücadeledeki anayasa niteliğinde sayılabilecek İstanbul Sözleşmesi, net bir şekilde şiddetin nedeninin, cinsiyetler arasındaki eşitsiz güç ilişkileri olduğunu belirtiyor. Sözleşmeye taraf devletlere, eğer ülkede cinsiyetler arasında eşitsizlik varsa (ekonomik hayattan siyasete, hukuka veya günlük insan ilişkilerine kadar) o zaman şiddetin var olacağını söylenir. Bunun için de tek bir çözümden bahsediliyor; Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için her koldan çalışma yapmak. Bunun içerisine; şiddet oluşmasın diye uygulanacak önleyici tedbirlerin hayata geçirilmesi, suç oluştuktan sonra hukuk sisteminin ciddi şekilde işletilmesi ve cezasızlığın yaşanmaması, son olarak da zarar gören kişilerin rehabilite edip kaybettikleri gücü yeniden kazanmalarını sağlamak sayılabilir.

Bu çerçevede değerlendirildiğinde, hepimizin malumu olan bu can yakıcı sorunu çözebilmek için devletlerin dört bir yandan sorunu kuşatması ve insanların cinsiyetinden, cinsel yöneliminden ve cinsiyet kimliğinden ötürü şiddete maruz kalmasına, öldürülmesine göz yummaması gerekir. Halı altına süpürülen her cinayetin ardından erkek egemenliği daha da şahlanıp can almaya devam edecek. Buna dur demenin zamanı geldi ve geçti.” sözleri ile ifade etti.