Büyü ve Büyücülük
Bahadır Konuk[/caption] İlkçağ insanlarının, mağara duvarlarına çizdiği bizon resimleriyle başlayan büyü, MÖ. 3000 yılında, Mısır ve Kalde’de altın çağını yaşadı. Mezopotamya’da filizlendi. Eski Yunan ve Roma’da gelişip, nesilleri ve çağları aşarak dünyanın dört bucağına yayılmıştır. Yani büyü insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanoğlu yaratılışından bu yana, her çağda bilinmezliğin kapılarını zorlamak, yaratılışın, yaşam ve ölümün sırlarını çözmek, doğaya ve doğaüstü güçlere hükmetmek merakını yenemedi. Büyünün ve büyücülüğün çağdışı olarak görüldüğü modern dünyamızda, eski insanların neler yaptığını sizlere açıklamanın faydalı olacağını düşünüyorum. Büyü sözünü sık sık duyarız. Pek çok kimse büyüden söz eder. Ama çoğumuz bunun ne olduğunu bilmeyiz. Onun için önce büyünün ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Büyü, kötü usullere başvurarak bir insanın iradesini elinden almak demektir. Çeşitli yollarla, usulleri kötüye kullanarak bir insanı yönetim altına almaya, ona istenilenleri yaptırmaya genel olarak büyü denilir. Büyü ile insanı istemediği şeylere zorlamak, ona istemediği hareketleri yaptırmak kabil değildir. Büyücülük, her şeyden önce, dine ve inanca kesin şekilde karşıt olan, batıl inançlara dayalı bir büyüsel işlem toplamıdır. Reçetelere ve formüllere dayanan, bunlara değişik anlamlar yükleyen bir uygulamadır. 1584’te Anvers’te yayınlanan Gespar Peucer’in Falcılar (Les Devins) adlı kitabında büyücülük şu şekilde tanımlanır: “Büyücülük, şeytanı tanımaya yarayan bir sanattır. Büyücü tarafından çağrılan şeytan ve yardımcıları kendilerini gösterirler veya kendilerini göstermeyip de talep edilen şeyi yerine getirirler.” Büyüsel işlemler çoğunlukla olumlu (Ak Büyü) veya olumsuz (Kara Büyü, Kırmızı Büyü) bir enerji akışına dayalı olduğu söylenir. Bir enerji bedensel bir organa, psiko-somatik (ruhsal-bedensel) bir işleve yöneltilebilir. Tarihte birçok el yazması büyü kitabı hazırlanmıştır. En ünlülerden biri 15. yüzyıla ait olduğu düşünüşen, önceki yüzyılda gizem ustası Mc Gregor Mathers tarafından ilk kez İngilizce’ye çevirilen sihirbaz Ma Abra-Melin’in “Kutsal Sihir” kitabıdır. (The Book of the Sacred Magic of Abra-Melin the Mage). Kitaba göre maddi dünya kötü ruhlar tarafından yaratılmıştır, ancak sihirbaz, koruyucu meleğinin yardımıyla ve büyüsel uygulamalara başvurarak, kötü güçlere karşı koyabilir hatta kötü ruhları yönetebilir. Büyücülüğün silahı büyülemedir, etkileme ve telkindir. Kuramsal olarak etki ve duygu (sevgi, nefret) dozu güçlü olan bir enerjinin belirli nesneler, formüller kullanarak transferidir. Bu tür etkileşimde en çok kullanılan ve Vudu (voodoo) dahil olmak üzere, her çeşit büyüsel gelenekte mevcut olan mum veya kilden yapılan bir heykelciktir. Hedef olan kişiye yapılmak istenilen şey, büyüsel formüller kullanılarak heykelciğe (kukla, bebek) yapılır. Orta çağdan kalma bir başka yöntem, Şanlı El veya Tutuşan El yöntemidir. Asılarak ölen birinin eli kesilir, kurutulur ve avucuna siyah bir mum yerleştirilirdi. Dönemin kaynaklarına göre bu eli kullanarak özellikle zehirlenme büyüleri yapılıyormuş. Büyünün amacı doğanın organik gücünü sahiplenmektir ve de bu gücü dilediğince kullanmaktır.