Usta Sanatçı Ayla Algan DAÜ’ye Konuk Oldu
Tiyatro Sanatçısı, Sinama Oyuncusu ve Şarkıcı Ayla Algan, Başarılarla Dolu Sanat Hayatını Doğu Akdeniz Üniersitesi (DAÜ) İletişim Fakültesi’nde Gerçekleştirilen Söyleşide Katılımcılarla Paylaştı
Tiyatro Sanatçısı, Sinema Oyuncusu ve Şarkıcı Ayla Algan, DAÜ Sinema-TV Bölümü tarafından organize edilen söyleşinin konuğu oldu. Usta Sanatçı Ayla Algan, başarılarla dolu sanat yaşantısından edindiği bilgi ve deneyimlerini DAÜ İletişim Fakültesi’nde gerçekleştirilen organizasyonda, DAÜ’lü öğrenciler ve akademisyenlerle paylaştı.
Söyleşi, 1966 yapımı, uluslararası alanda ödüllü film olan “Ah Güzel İstanbul”dan bir kesitin katılımcılara izletilmesiyle başladı. Senaryosunu Safa Önal ve Ayşe Şasa ‘nın birlikte yazdıkları filmin yönetmenliğini Atıf Yılmaz yapmış, baş rollerini ise Sadri Alışık ve Ayla Algan paylaşmışlardı. Siyah beyaz görüntülerini Gani Turanlı’nın çektiği, müziklerini ise Metin Bükey’in yaptığı bu filmle, İtalya-San Remo’da 10.Uluslararası Bordighera Gülmece Filmleri Şenliği’nde “Gümüş Ağaç” ödülü aldıklarını dile getiren usta sanatçı Algan, “bu film benim tiyatrodan sonra sinemada ilk kez baş rol oynadığım filmimdir. O yıllarda Avrupa ve Amerika’da renkli filmler çekiliyordu. Yeşilçam’ın ise parası yoktu. Bizim filmimiz renkli olsaydı birinciliğinde ötesinde bir dereceyle taçlandırılacaktı. Ancak Görüntü Yönetmenimiz Gani’nin filmi çektiği siyah-beyaz kamerası, renkliden çok daha iyiydi bence. Netice itibariyle Fellini gibi uluslararası usta yönetmenlerle yarıştığımız bir alanda önemli bir başarıya imza attık” dedi.
Sinema ve tiyatronun yanı sıra, Yunus Emre’nin şiirlerini Almanca, Fransızca, İngilizce olarak şiirli-şarkılı okuyarak dünyaya tanıtan Algan, 1972’den sonra şarkı söylemeye başladığını ifade etti. Algan, Ah Güzel İstanbul filminde oynadığı Ayşe karakterinin şöhretini parlatan Şehnaz Longa’yı ise en güzel parçası olarak niteleyerek, dünyaca beğenilmiş bir klasik olduğunu belirtti.
Sinemada Tiyatrodan Farklı Olarak Montajlı Oyunculuk İsteniyor
Sözlerine sinema oyunculuğunun tiyatro oyunculuğuna benzemediğini ifade ederek devam eden Algan, montajlı oyunculuğun sinema için önemini vurguladı. Algan, “sinema oyunculuğu tiyatro oyunculuğuna hiç benzemiyor. Çünkü montaj var ve kesik kesik rol yapmanız gerekiyor. Örneğin göğüs plan yapılan bir çekimde ellerini kullansan da kadraja giremeyecektir. O zaman duyguyu, izleyiciye gözlerinizi, mimikleriniz kullanarak geçirmeniz gerekir. O yüzden bende öğrencilerime montajlı oyunculuk öğretiyorum ki, hem sinema açısından rolün aktarımı hem de montaj düşünüldüğünde oyun devamlılığı için gelişim gösterebilsinler” şeklinde konuştu.
Ayrıca eğitim çalışmalarında varlık biliminin önemine de değinen Algan, bu noktada İstanbul Drama Sanat Akademisi’nde yapmış olduğu eğitimlerde müfredatlarını Hegel felsefesi ile başlattığını belirtti. Öz bilinçli insanın yaratma ediniminin, bilgili olduğu evrede ürettikleriyle ölümsüzlüğü getiren bir faktör olduğunu dile getiren Algan, bu noktada “ben ne bıraktım” sorusunun önemine değindi. Algan, “ben sinemada ne bıraktım sorusu çok önemli. Ah Güzel İstanbul adlı filmde büyük başarılar elde ettik ve ben bu filmde para almadan oynadım. Ama geriye dönüp baktığımda ‘ben ne bıraktım sorusunu’ anlamlı kılan bir çalışma olduğunu görüyorum” dedi.
Sinema İçin Senaryoda Görsel Düşünce Çok Önemli
Muhsin Ertuğrul dönemi senaryoları için, ünlü Rus yönetmen Eisenstein etkisinden bahseden Algan, “Muhsin hoca, Eisenstein ile birlikte çalıştı. Kendi sinemasında da bunun etkileri vardı. Ancak ardından Safa Önal ve başka senaristler çıktı. Safa, ‘senaryoyu yanımda getirmeyi unutmuşum’ der, senaryoya dair fikirlerini paylaşırdı. Oyuncular, yapımcılar, rejisörler hep birlikte beyin fırtınası yapardık. Safa bunları not ederdi ve senaryoya nihai şeklini verirdi” dedi. Edebiyattan gelen senaristlerin diyalog yazmada başarılı olduklarını ancak, sinema tekniklerini bilmedikleri nokta da filmin veya dizinin çekim safhasında ciddi aksaklıklar yaşandığını da belirten Algan, bu noktada senaryonun görsel aşamalar olarak hayal edilip kaleme alınmasının önemine değindi. Her bir görsel karenin özellikle dönem filmleri ve dizileri düşünüldüğünde, beraberinde o döneme ait mekan, giysi ve aksesuar gibi bir çok faktörü etkilediğinede de değinen Algan, bu bilinçten yoksun sadece edebiyat içeren bir senaryonun, sanat kurullarına önceden hesaplanmamış bir çok şeyi planlaması yönünde ekstra yük bindirdiğini ifade etti.
Hamlet’i Oynamak Doğası Gereği Zordur
Erkek rolü olmasına karşın Muhsin Ertuğrul yönetmenliğinde Hamlet’i canlandırmasının nasıl bir deneyim olduğuna dair, Gündem’in sorusunu yanıtlayan usta oyuncu Algan, “Hamlet’i oynamak zaten çok zordur. Erkek rolü olduğu için değil, içerisinde barındırdığı uzun cümlelerle dolu tiratlar bu rolü zor yapar. Bu noktada vurgu ve tonlamaları doğru ayarlayabilmek, beraberinde Rumeli Hisarı gibi bir sahnede performans sergileyebilmek, diyaframı iyi kullanabilip, tek nefeste o uzun cümleleri oyunun ruhuna göre aktarabilmek başlı başına büyük bir çaba ve ustalık işidir” dedi. Rumeli Hisarı’nda sahne alan diğer bir çok usta eserin mikrofon kullandığına da değinen Algan, kendisinin mikrofona sıcak bakmadığını, tiyatro da doğal sesi ile o sahneye ve izleyicilere hakim olup, duygu geçişini aktarmayı tercih ettiğini, bu noktada Hamlet’i çıplak sesle oynarken ki performansıyla, diğer sanat grupları tarafından takdir edildiklerini belirtti.
Aç Kalsam Dahi Kötü Reklamda Oynamam
Usta sanatçı Algan, sanat yaşantısı boyunca bugüne dek sadece bir reklamda oynadığını, onu da topluma faydası dokunacağı için seçtiğini belirterek, “aç kalsam dahi kötü reklam da, topluma olumsuz etki edecek kötü bir rolde oynamam” dedi. Algan, sanatın kendisi için hobi ile başladığına da değinerek, insanların hobilerini geliştirerek meslek haline getirdiklerin de kendilerini mutlu edecek doyumlar kazandığını belirtti. Bu noktada DAÜ’lü öğrencilere tavsiyelerde bulunan Algan, “günlük hayatınızda hobileriniz varsa onların üzerine gidin, öğrenin ve kendinizi geliştirin. Bunu yaparken de eksikliklerinizin farkına varın ve vazgeçmeyin” dedi. Sanat bilgisinin oldukça ciddi bir iş olduğuna da değinen Algan, bunun tıpkı bir mühendislik gibi olduğunu da sözlerine ekledi.
Söyleşi, DAÜ Sinema-TV Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bahire Özad tarafından, usta sanatçı Ayla Algan’a günün anısına hediyesinin verilmesi ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle son buldu.
Yorum gönder
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.