Evcil Hayvan Velayeti
Son zamanlarda açılan davalar ve verilen mahkeme kararlarıyla evcil hayvanların “mal” olarak değil “can” olarak değerlendirildiğini görmekteyiz.
Birçokları için evin ferdi konumunda olan evcil hayvanlar da artık birçok hukuki uyuşmazlığın konusu olabiliyor. Özellikle son zamanlarda boşanma davalarında evcil hayvanların hangi tarafta kalacağına dair sıkıtılar yaşanıyor. Peki böyle bir durumda can dostlarınızdan ayrı düşmemek için ne yapmak gerekir? Evlilik birliğinde doğan müşterek çocuklar gibi hayvanların da velayeti mümkün müdür? Buna bağlı olarak evcil hayvanın velayetini karşı tarafa bırakan açısından evcil hayvanla şahsi münasebet kurulabilir mi?
Her şeyden önce hukuk sistemimizde evcil hayvanların konu edildiği bir velayet davası türü ya da evcil hayvanla şahsi münasebet kurulması için düzenlenmiş bir dava türü bulunmuyor. Türk Medeni Kanununa baktığımızda hayvanların “eşya” statüsünde tanımlandığını görüyoruz. Her ne kadar kanunda evcil hayvanın velayeti ya da hayvanla şahsi münasebet kurulmasına yönelik doğrudan hüküm bulunmasa da boşanma aşamasına geldiğiniz eşinizle evcil hayvanınızın velayeti ile ilgili bir karar verilmesini mahkemeden isteyebilirsiniz.
Evcil hayvan velayeti için hangi yöntemler uygulanabilir?
Boşanma davasının anlaşmalı olarak açıldığı durumlarda taraflar mahkemeye sundukları protokolle, evcil hayvanın hangi tarafta kalacağına dair mutabık kalabilirler. Mahkeme protokole eklenen böyle bir maddenin geçerliliğini kabul edecek ve evcil hayvanınızın velayetini hükme bağlayacaktır. Aynı şekilde protokolde evcil hayvanın diğer tarafla hangi şartlar altında, ne zaman ve nasıl görüşeceğine de yer verebilirsiniz.
Bir diğer yöntem de Türk Medeni Kanunun Eşya Hukukuna atıf yapan maddelerine başvurarak hayvanın zilyetliği için dava açmaktır. Hukukumuza göre hayvanın ilk sahipliğini ele geçiren taraf hayvanın zilyeti sayılır ve açılacak bu davada bu iddiada bulunan iddiasını ispat etmekle mükelleftir. Yani, hayvanı ilk ele geçiren taraf bunu ispat ederse hayvanın sahibi olduğunu kanıtlamış olacaktır.
Bir başka yöntem ise Evcil Hayvanların Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesine dayanarak mahkemeden hak talebinde bulunmaktır. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşme kanun hükmünde olup bu sözleşmeye dayanarak açılan bir davada hayvanın iyi bakılmadığı, sağlığı ile ilgili gerekli tedavilerinin yapılmadığı, acı ve sıkıntı içinde bırakıldığı, gerekli ilginin verilmediği, gerekli olmamasına rağmen cerrahi operasyon yaptırıldığı gibi nedenlere dayanarak hayvanın sizde kalmasını sağlayabilirsiniz.
Tam bu noktada, şahsen açmış olduğum bir velayet davasından bahsetmek isterim. Boşanma aşamasındayken velayeti ve şahsi münasebeti protokole yansıtılmayan kedi, boşanma sonrasında taraflar arasında problem olmuş, taraflardan biri diğerine evcil hayvanı göstermemiştir. Tarafımızca aile mahkemesinde velayet davası açılmıştır. Yukarıda da bahsettiğim gibi Evcil Hayvanların Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi temel alınarak, mahkemeden Türk Medeni Kanunun çocukla kişisel ilişkiyi düzenlenen maddelerin kıyasen uygulanması ve örf ve adet kurallarına göre karar verilmesi istenmiştir. Mahkeme tarafından dilekçemiz usule uygun bulunmuş ve dilekçeler aşamasına geçilmiştir. Yargılama devam ederken tarafların anlaşmasıyla müvekkilim ile davaya konu kediyle hem velayet hem de şahsi ilişki kurulmuştur.
Yorum gönder
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.